12 Haziran 2010

Kaçan Şampiyonluk ( 25 Mayıs 2010 )

Geçtiğimiz günlerde yerel basının spor sayfalarını oldukça meşgul etti bu konu. “Bursaspor teknik direktörü Ertuğrul Sağlam”ın şampiyonluk projelerinin Samsun”da başlaması.” Bu konu ile ilgili topladığım bilgiler doğrultusunda şekillendiriyorum yazımı.
Sene 2004, Samsunspor Tesisleri göl kenarında bir sohbet geçiyor. Konunun muhatabı İsmail Uyanık, Ertuğrul Sağlam ve Süleyman Hurma. Masada geçen sohbet ” Samsunspor”un planlı bir şekilde beş yıl içinde şampiyon olması.” Kadro yapımız bu projeye görev şekillendiriliyor. Ertuğrul Sağlam”ın teknik direktörlüğünün ilk senesinde henüz sezon başında alınan kötü sonuçlar, eleştiri oklarının biranda üstüne yönelmesine neden oluyor. Buna rağmen hocanın arkasında duranlar da yok değil. Örneğin Şirinler Grubu, Ertuğrul Hoca”ya her maç destek oluyor. Fakat çatlak seslerin çoğalması ve yönetim bazında oluşan problemler nedeniyle Ertuğrul Hoca ile yollar ayrılıyor.
Beşiktaş ve Kayserispor maceraları ile de Ertuğrul Sağlam istediği şampiyonluğu elde edemese de teknik direktörlüğündeki başarısını ön plana çıkartıyor. Özellikle bey efendi duruşu ile büyük bir beğeni kazanıyor.
Sonunda Ertuğrul Hoca”nın yolu Bursaspor ile kesişiyor. Yıllar önce Samsun”da yapılan projeler, meyvesini veriyor ve Bursaspor şampiyon oluyor.
Peki bu noktadaki asıl önemli soru : “Neden biz değil, Bursaspor?” Aslında oldukça net bunun cevabı :”DESTEK”. Bizim belediye başkanlarımız iç saha maçlarına bile gelmezken, Bursa Büyükşehir Belediye başkanı Diyarbakır”da şeref tribününde yerini almıştı. Sercan Yıldırım”ın satılmaması için elinden geleni yapmıştı. Kısacası Busaspor”a maddi, manevi her türlü olanağı sağladı. Ve sonuç olarak Busaspor şampiyonluk kupasını kaldırırken kupanın bir ucu da belediye başkanının ellerindeydi.
Bu sezon Galatasaray, Fenerbahçe, ya da Beşiktaş değildir şampiyonluğu kaçıran. Şampiyonluğu Samsunspor kaçırmıştır. Ertuğrul Sağlam”ın arkasında durulsa, şehrin dinamikleri destek verseydi eğer, Bursaspor”un yerinde biz olurduk.
Fakat kaybedilen sadece “zaman”dır. Bu hatalar için oturup dövünmek yerine; ders çıkartmalıyız. Galip Öztürk”ün yaktığı Süper Lig ateşini körüklemek için tam zamanıdır. Artık bu noktada düğümü çözecek olan kişi Yusuf Ziya Yılmaz Bey”dir. Sadece bu destek verilecek söylentileri bile şehirde ayrı bir hava yaratmaya yetti. Eğer ki belediyelerimiz ve iş adamlarımız da ellerini taşın altına koyarlarsa: Bizi bu ligde kimse tutamaz.

Denge GAZETESİ

Sağlam'ı Kutluyorum ( 20 Mayıs 2010 )

Yıllardır Türk futbolunun en büyük sorunlarından biri haline geldi bu olay: Şampiyonluk kupasının İstanbul dışına çıkmaması. En son bundan tam 26 sene önce Trabzonspor lig şampiyonluğunu ve bunun yanı sıra Türkiye Kupası”nı da müzesine götürerek İstanbul takımlarını eli boş göndermişti. Fakat o gün bu gündür lig şampiyonluğu Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş arasında gidip geliyordu. Arada sırada kazanılan Türkiye Kupaları da tesellimiz oluyordu.
Pazar günü Türk futbolu tarihinin en anlamlı günlerinden birini daha yaşadı. Bir hafta öncesinde Trabzonspor’un Türkiye Kupası”na uzanması ve sonrasında ligin son haftasında Bursaspor’un şampiyonluğunu ilan etmesiyle beraber İstanbul saltanatının hüküm sürdüğü futbolumuzda devrim yaşandı.
Fakat en önemli nokta kazanılan bu kupalar değildir. Eğer ki bu başarıların devamı gelmezse hiçbir anlamı olmayacaktır alınan kupaların. Trabzonspor yıllar önce, Bursaspor”da şimdi güzel örnekler verdiler, umarım bu bütün Anadolu kulüplerine örnek teşkil eder. Her şeyin para olmadığını, inanmanın; başarmanın yarısı anlamına geldiğini kavrarlar diye umut ediyorum.
Ayrıca bir parantez daha açmak istiyorum. Bu başarının baş mimarlarından bir tanesinin de Samsunspor”a uzun yıllar hizmet etmiş Ertuğrul Sağlam olması da bizim için ayrı bir önem arz ediyor. Hocamızı ve Bursasporluların deyimiyle “Adam gibi adam” Ertuğrul Sağlam”ı kutluyoruz.
Bursaspor’u bu başarısından dolayı tebrik ediyorum. Samsunsporumuzun da o kupaya bir gün uzanacağı umudunu da asla kaybetmiyoruz, İstanbul saltanatının nasıl yıkılabileceğini gördük.

Denge GAZETESİ

Çalınan 90 Dakika ( 26 Nisan 2010 )

Öncelikle maçın televizyonda verilmesi nedeniyle stadın büyük bölümünün boş olacağını düşünüyordum. Hemen hemen beklediğim gibi bir seyirci kitlesi vardı müsabakada. Ama maç öncesi düşüncelerimde yanıldığım en önemli nokta sahada ortaya konan futboldu. Samsunspor düşme potasından hala tam anlamıyla kurtulamamışken, Konyaspor”un ise play off için takipçilerinin olduğundan zorlu, çekişmeli ve heyecanlı bir maç bekliyordum. Yanıldığımı henüz ilk yarıda anladım. Sanki iki takımda beraberliğe razı bir görüntü içerisindeydi.

İlk yarıda futbol adına hemen hemen hiçbir şey yoktu sahada diyebilirim. İkinci yarıya ise biraz istekli başlasak da hücumda organize olamamamız nedeniyle fırsatları teptik diyebilirim. Turgut”un bireysel çabalarıyla yakaladığımız fırsatlarda şans yanımızda olmadı. Oktay”ın ise form grafiğinde ki düşüş gözler önündeydi. Aslında futbol adına yazacak ya da konuşacak bir şey bulamıyorum.

Tribünlere bakacak olursak 6–7 bin civarında Samsunspor taraftarı vardı stadyumda. Şöyle bir bakınca hiç de mantıklı gelmiyor bana taraftar kitlemiz. Hangi aklı başında insan takım her sene aynı senaryoyu tekrarlarken inadına gelip takımının yanında olabilir. Süper ligde bile birçok takımın erişemediği bir seyirci potansiyeline sahibiz. Her sene aynı söylemlerle başlayan bir lig ve sonunda hüzün. “Bu sezonu bir atlatalım gelecek sezon Süper Lig”deyiz.” Taraftar gruplarımız da ellerinden geleni yaptı. İkinci yarı itibariyle takımın isteksiz oyunu tribünlere de yansıdı. Şirinler Grubu”nun tribünleri ateşlemesi de fayda etmedi takıma ve maç başladığı gibi bitti.

Bu maç için kısacası hayatımdan çalınan bir 90 dakika diyebilirim.

Denge GAZETESİ

Lisanslı Ürün ( 24 Nisan 2010 )

Taraftar, tuttuğu takıma maddi ve manevi açıdan destek verir. Bu yazımda verilen desteğin maddi yönünü ele alacağım. Özellikle endüstriyel futbol çağını yaşadığımız şu dönemde; taraftar geliri büyük önem arz ediyor. Şöyle bir örnek verebilirim bu konuyla ilgili; “” Real Madrid Kulübü Cristiano Ronaldo”ya ödediği bedeli forma satışından gelen parayla karşıladı.”" Belki bazılarımız Real Madrid nerede biz nerede diye düşünebilir ama Cristiano Ronaldo”yu almıyoruz bizde elbette ki.

Şimdi olaya Samsunspor cephesinden bakalım bir de. Gözlemlediğim kadarıyla şuan için tam olarak olmasa da yavaş yavaş oturuyor bu iş tribünlerimizde. Bu işi tam anlamıyla kavramak için taraftarımızı bilinçlendirmek son derece önemli. Bu konuda da basın mensuplarının yanı sıra taraftar gruplarımıza büyük görev düşüyor. Bu anlamda Samsunspor.Biz sitesine ve Şirinler Grubu”na özellikle teşekkür ediyorum. Her iki oluşum da bu konuya oldukça önem veriyor. Örneğin Şirinler Grubu sezon başında taraftar arasında toplanan paralarla kombine bilet aldı. Keza Samsunspor.Biz sitesi sezon başından beri bir çok etkinlik düzenledi bununla ilgili.

Bütün bunların yanı sıra bazı eksiklerimiz ve bilinçsizliğimizin olduğu da bir gerçek. Kendilerini taraftar sanan, durumu el verip de hiçbir ürün almayan, maçlara ücretsiz girme çabası içerinde olanlar da yok değil. Ayrıca senelerdir ürün satışı konusunda yeterli çalışmaları göstermeyen yöneticilerimizi de suçlu buluyorum. Taraftar mağazaları çoğaltılmalı, lisanslı ürün alımı teşvik edilmelidir.

Taraftar olmak sadece lafta kalmasın lütfen. “”Hangi takımlısın ?”" sorusuna verdiğimiz gururlu cevap gibi, “”Ne yaptın kulübün için? Ne ürün aldın da destek oldun?”" sorusuna da gururlu bir şekilde cevap verelim. Bu iş böyle olsun ki konuşmaya, eleştirmeye başlandığı zaman mangalda kül bırakmayanların bir yüzü olsun. Destek versin ondan sonra o hakkı kendinde görsün.

Ayrıca yazım kariyerimde yaklaşık bir ayı doldurdum neredeyse. Bu göreve beni layık gören Özgür Kalanbak abime teşekkür ederim. Ayrıca yazılarım ile ilgili çok olumlu eleştiriler aldım. Bu konuda beni yönlendiren Murat Kaftelek”e ve bana en büyük desteği sağlayan Burak Güleç”e teşekkürler.

Denge GAZETESİ

Yine Aynı Senaryo ( 15 Nisan 2010 )

Bir gelenek haline mi geldi artık sezon sonu ligde kalmamız? Biz değil miydik beş hafta üst üste kazanan?

Gaziantep Belediyespor karşısında gözleri boyayan bir galibiyet. Özetlerden takip ettiğim kadarıyla Turgut”un bireysel yeteneği dahilinde atılan bir gol ve golcü eksikliğinden harcanan pozisyonlar vardı o maçta.
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur misali gol sıkıntısı çekeceğimiz yine belliydi bu maçta da. Nitekim kontrollü oyunu tercih ettiğimiz ilk yarıda öne geçebilir hatta maçı koparabilirdik. Hüseyin hocanın anlamlandıramadığımız Oktay takıntısı ve genç Caner”in düşük formu bu maçta öne çıkanlardandı. Bunların yanı sıra İlhan”ın sezon başından beri sergilediği vasat performans ve Sezer”in takımı ateşleyip alınan bir puanda büyük katkısı olması maç için konuşulabilecekler arasında.
Hafta sonu yine bir final maçı oynayacağız. Rakibimizin de sıkıntılı günler geçirdiğini düşünürsek can haliyle oynayacaklar. Yine zor bir maç bizi bekliyor. Avantajımız iplerin elimizde olması. Kendi ektiğimizi biçeceğiz sezon sonunda. Fakat yine son maça sarkacak sanırım bu iş. İşin özeti “yine aynı senaryo”

Denge GAZETESİ

Hayat Öpücüğü (08 Nisan 2010 )

Yazıma başlamadan önce, geçtiğimiz hafta annesini kaybeden Hakan Koçarslan”a başsağlığı diliyorum. Ayrıca bir üzücü olay da 2 Nisan günü Poljac”ın trafik kazası ile yaşandı. Konyaspor camiasına geçmiş olsun. Umarım Poljac”ı tekrar yeşil sahalarda görürüz.
4 haftalık kötü periyodun ardından Gaziantep B.B.Spor karşında alınan galibiyetin özetidir bence “hayat öpücüğü”. Adeta bitkisel hayata girdiğimiz bu dönemde 3 puanı hanemize yazdırmamız hem takım hem de taraftarlar için büyük bir moral kaynağı oldu.
Fakat alınan bu galibiyet gözümüzü boyamasın sakın. Kalan 5 haftada alınacak sonuçlar ligdeki kaderimizi belirleyecektir. Geçen sene yaşadığımız senaryoyu bir daha yaşamak istemiyoruz. Öylesine ilginç bir ligde mücadele ediyoruz ki, ligdeki takımların yarı “kümede kalma” telaşı içinde. Oynayacağımız 3 maçın kendi sahamızda olmasının avantajını kullanmamız gerekiyor.
Bu maçta taraftara ayrı bir parantez açmak istiyorum. Nasıl bir sevgidir bu; onca yolu 90 dakika için gidip, takımının yanında olmak. Şirinler Grubu bunu yaptıkları bir pankart ile çok güzel özetlemiş aslında: “Neresi SILA Neresi Gurbet Senin Peşinde Yollar Bize Memleket.

Denge GAZETESİ

Şu Bizim Kuşak ( 03 Nisan 2010 )